20 Ekim 2010 Çarşamba

carve your name into my arm

Bugün ananem döndü uzaklardan. Yine sabah kalkıp bana kahvaltı hazırlıycak galiba. Evet evet. Okuldan dönünce evde anane bulmak ne güzel. Yarın da dedem gelicek ve bence o zaman çılgın atıcaz ailecek. Dedemin uçakla gelişi ve telefonda bunu normal bişeymişcesine söylemesi. Dede dediğin ototbüsle gelir. Bu mutlu olaylar arasında ben, muzu nutellaya banıp yemek suretiyle sevincimi göstermekteydim. Ananasım beni gördü ve "yavrum acıktın tabi (sevgisözcüklerisevgisözcükleri)" dedi. Kendisine bunun acıkmak değil azıtmak olduğunu, metropol yaşamında normal insanların bu takım hareketler yapmadığını açıklamaya çalıştımsa da o anneme patates kızartması için baskı yapmaya karar verdi. Evin içi kızartma yağı koksa da bence mutlu olduğum nadir günlerden biri bu. Sabah 6'da kalkıp, banyoya gidip, bi süre aynayla bakıştıktan sonra yapıcak başka bişey bulamayıp Grammy konuşmamı tekrarladım milyonuncu kere. Hâlâ üzerinde çalışmam gereken yerler var. 
O değilde bi iki yıl öncesine kadar anneme "Anne Patates Kızart" diye akrostiş yaptığımı hatırlarım. Bildiğin destan yazmak artık. Çok mu açtım, çok mu sıkılmıştım hiç hatırlamıyorum ama haydut gibi bi uğraş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder